Kronik Hepatit B Nedir? Belirtileri Ve Tedavisi

Hepatit B virüsü (HBV) en sık enfeksiyon oluşturan mikroorganizmalardan biridir. Dünyada 400 milyon kişide HBV enfeksiyonu olduğu ve yılda 750.000 den fazla kişinin HBV enfeksiyonuna bağlı komplikasyonlar nedeniyle kaybedildiği tahmin edilmektedir.

Kronik HBV enfeksiyonu kronik karaciğer yetersizliği ve siroz oluşturması yanında karaciğer kanseri (HCC- Hepatosellüler karsinom) gelişme riskini 100 kat artırmaktadır. Bu nedenle hastalığın erken teşhisi ve tedavisi önem arzeder.HBV, insanda AIDS (Acquired Immuno Deficiency Syndrome) hastalığını oluşturan HIV (Human Immuno Deficiency Virus) virüsünden 100 kez daha bulaşıcıdır. Hepatit B Dünyada yaygın olarak görülmekle birlikte HBV virüs taşıyıcılığının sıklığı bölgelere göre değişiklik gösterir;
Hepatit B virüsünün yüzey antijeninin (HBsAg) antijenik yapısına göre belirlenen 4 serotipi (adr,adw,ayr ve ayw) ve nükleotid yapısına göre belirlenen 8 genotipi (A-H) bulunur.

HBV Nasıl Bulaşır ve Yayılması Nasıl Önlenebilir?

HBV, bu virüsle enfekte olmuş olan kişilerin kanları ve vücut sıvıları aracılığıyla bulaşır. HBV insan vücudu dışında da kuru ortamlarda 7-10 gün kadar canlı kalabilmektedir. Bulaşım şekli bölgelere göre değişim gösterir. Örneğin Çin, Güneydoğu Asya , Orta Doğu ve Afrika ve Güney Amerika’ nın bazı kısımlarında bulaşma daha çok anneden bebeğe geçiş şeklinde olurken (Vertical transmission), Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Avustralya ve Güney Amerikanın bazı kısımlarında parenteral yolla ( Bulaşmış iğne ve diğer tıbbi malzemelerle yapılan enjeksiyonlar ve diğer müdahaleler, kan transfüzyonu, korunmasız cinsel ilişki vb.) bulaşma daha sık görülür (Horizontal transmission).

HBV, bulaşıcılığı yüksek bir virüs olduğundan yayılımının önlenmesi için bazı özel önlemlerin alınması gerekir. HBV ne karşı geliştirilen aşı halen kullanımdadır ve belirli aralıklarla tekrarlanması durumunda ömür boyu koruma sağlamaktadır. Bebekler, çocuklar ve aşılanmamış gençlerin ve yukarıda belirtilen risk gurubundaki insanların aşılanması uygun bir yaklaşımdır. Günümüzde Hepatit B aşısı yeni doğanlara rutin olarak yapılmaktadır. 

HBV ile karşılaşan aşılanmamış kişilere ilk iki hafta içinde hepatit B immun globulin enjeksiyonu yapılabilir (pasif immünizasyon). Bu uygulama 3-6 ay kadar sürebilen bir koruma sağlar. Hamile kadınların doğum öncesinde HBV yönünden gerekli testleri yaptırmaları gerekir.

Bulaşımın ve yayılımın önlenmesi için HBV ile enfekte olmuş kişilerin güvenli bir cinsel yaşam sürdürmeleri (prezervatif kullanmak gibi), kan, organ, sperm, yumurta gibi organ bağışı yapmamaları, günlük yaşamlarında da diş fırçası ve traş jileti gibi eşyalarını başkaları ile paylaşmamaları gerekir. Tabak, kaşık, çatal vb. eşyaların, iyi temizlenmek şartıyla, ayrı kullanılması gereksizdir. Pratik olarak 1/10 oranında sulandırılmış çamaşır suyu HBV ile bulaştığı düşünülen yüzey ve malzemelerin temizliği için kullanılabilir.

HBV Enfeksiyonunun Seyri

HBV herhangi bir yolla vücuda girdikten sonra karaciğere ulaşarak burada yerleşir ve karaciğer hücreleri içinde çoğalmaya başlar. HBV ne vücudun cevabı virüsün alınma yaşına göre değişiklik gösterir. Erişkinlerde hastalık bulguları genellikle virüsün alınmasından 2-6 ay sonra ortaya çıkar. HBV ile enfekte erişkinlerin %60 ında hastalık bir belirti oluşturmadan sessiz seyreder veya genellikle hafif bir gripal enfeksiyon veya yorgunluk, halsizlik dönemi şeklinde geçiştirilir. Hastaların diğer bir bölümünde ise 1-2 hafta kadar süren, yatak istirahati gerektirebilen ve sarılıkla giden bir hastalık şeklinde kendisini gösterebilir. 

Bu sırada bakılan karaciğer enzimleri (AST / ALT) yüksek bulunur. Hastalığın bulguları çocuklarda erişkinlere göre daha az belirgindir ve bebeklik döneminde hemen her zaman hiç bir zaman bir belirti görülmez. Hastaların çok küçük bir kısmında (%1) hastalık fulminant hepatit olarak adlandırılan ciddi bir tablo halinde ortaya çıkabilir ve bu hastaların %80 i kaybedilir. HBV ile enfekte olan erişkinlerin büyük bir kısmında (%90-95) bağışıklık sistemi sayesinde virüs vücuttan temizlenerek iyileşme sağlanır ve erişkinlerde kronikleşme oranı %5-10 civarındadır. Kronik B hepatiti saptanan hastaların büyük bir çoğunluğunda hastalık sessiz seyreder ve daha önceden sarılık geçirme öyküsü yoktur. Buna rağmen yenidoğan ve çocukluk çağında (<5 yaş) HBV nün alınmasından sonra hastaların büyük bir kısmında hastalık kronikleşir (sırasıyla %90 ve %10-30).

Kronik Hepatit B

HBV ile enfekte olan kişilerde HBV nün 6 ay içinde vücuttan temizlenememesi durumunda kronik HBV enfeksiyonundan bahsedilir. Çoğunlukla bu evrede hastalık sessizdir ve hastaların hemen hepsi farkında olmadan bu döneme geçiş gösterirler. Karaciğerdeki hasarlanma arttığında ve karaciğer fonksiyonları bozulmaya başladığında halsizlik, eklem ve kas ağrıları, bulantı, göz aklarında ve ciltte sararma, ayaklarda ve karında şişme gibi bulgular ortaya çıktığında bir hekime başvurmaları veya başka bir nedenle yapılan kan testi sonucunda HBV ile enfekte oldukları anlaşılır. Kronik HBV enfeksiyonu asemptomatik HBV taşıyıcılığı, karaciğer sirozu ile sonlanabilecek kronik aktif hepatit veya karaciğer kanseri gelişimi gibi farklı klinik tablolarla seyredebilir. Kronik karaciğer hastalığı olan hastaların %15-25 inde ölüm sebebi hepatit B virüsü ile ilişkili karaciğer hastalıklarıdır (Bkz.karaciğer sirozu).

HBV vücuda girip karaciğere yerleştiğinde kendisi direkt olarak karaciğerde bir hasar oluşturmaz. Vücudun virüse karşı oluşturduğu immun yanıt (bağışıklık sisteminin virüse karşı gösterdiği cevap) sonucunda karaciğer hücreleri zarar görür. Virüs karaciğer hücresi içinde çoğaldıkça daha fazla immun yanıt oluşur ve bu da daha fazla karaciğer hücresinin zarar görmesi demektir. Zamanla zarar gören hücrelerin yerinde bağ dokusu oluşmaya başlar (fibrozis) ve karaciğerde yaygın bağ dokusu oluşumunun sonucu karaciğer sirozudur. Karaciğerde virüsün aktif olarak çoğalması karaciğer hasarı için önemli bir risk faktörüdür. Kanda yüksek oranda virüs bulunan hastalarda karaciğer hasarı daha ciddi boyutlardadır.

Bazen HBV karaciğerdeki çoğalma döneminde bir takım genetik değişiklikler geçirerek daha farklı bir yapı kazanabilir (Viral mutasyon). Bu değişiklik kronik HBV enfeksiyonunun doğal seyri sırasında olabileceği gibi tedavi amacıyla bazı ilaçların kullanılması sonrasında da ortaya çıkabilir. Bu, karaciğerdeki hastalığın gidişini değiştirebileceği gibi tedaviye alınacak yanıtı da güçleştiren bir durumdur. Sık görülen mutasyonlardan biri HBeAg (Hepatitis B early antigen- Hepatit B e antijeni) mutasyonudur. Mutasyon olmayan hastalarda HBeAg yapımı virüsün aktif olarak çoğalması ile birliktedir. Vücutta HBeAg ye karşı antikor oluşması (HBeAb veya anti-HBe) (Hepatitis B e antibody) virüsün çoğalmasının durduğu ve vücudun HBV ne karşı bağışıklık kazanmaya başladığının bir göstergesi olarak kabul edilir ve bu olay ‘serokonversiyon’ olarak adlandırılır. Bu durumda kanda HBV-DNA düzeyi düşüktür. Mutasyon geçiren HBV enfeksiyonu varlığında ise kanda HBeAg saptanamadığı ve HBeAb bulunduğu halde aktif virüs çoğalması devam eder ve kandaki HBV-DNA düzeyi yüksektir. Bu durum güneydoğu Avrupa ve Asya da görülen kronik HBV enfeksiyonlarının %30 ila %80 inde görülmektedir ve genellikle çocukluk çağında alınan HBV enfeksiyonu ile birliktedir.

Pratikte sık olarak, HBeAg negatif kronik HBV lü kastalar yanlışlıkla serokonversiyon sağlamış (HBeAg ne karşı antikor oluşturmuş) sanılabilmektedir. Serokonversiyon saptanmış hastalar genellikle inaktif taşıyıcı olarak adlandırılırlar ve bu hastalarda karaciğerdeki iltihabın yavaşladığı veya durduğu kabul edilir. Aksine HBeAg negatif (ve HBeAb pozitif) mutant kronik HBV enfeksiyonu olan hastalarda düşük seviyede de olsa viral çoğalma devam etmekte ve karaciğerdeki kronik iltihap ilerlemektedir. Bu hastalar HBV nün karaciğerde oluşturabileceği her türlü hasarlanmaya aday olarak yaşamlarını sürdürürler. 

Asya da yaşayan kronik HBV enfeksiyonlu hastaların 2/3 sinde HBeAb oluştuktan sonraki dönemde karaciğer sirozu ve karaciğer kanseri gibi ciddi komplikasyonlar ortaya çıkmaktadır. HBeAg negatif ve HBeAb oluşmuş hastalarda kanda HBV-DNA seviyesinin ölçülmesi ile olayın aktif bir mutant virüs enfeksiyonu veya serokonversiyon oluşmuş inaktif hastalık olup olmadığı bir ölçüde anlaşılabilir. 

Yüksek HBV-DNA seviyeleri genellikle mutant HBV enfeksiyonunun göstergesi olmakla birlikte bu kural her zaman geçerli olmayabilir. HBeAg negatif mutant HBV enfeksiyonlu hastalarda yıllarca hastalıkla ilgili herhangi bir belirti ortaya çıkmaz ve bu hastalarda karaciğer sirozu bulgularının ortaya çıkması için geçen süre ortalama 40 yıl civarındadır. 

Siroz bulgularının ortaya çıkmasından sonra hastaların %25 i 10 yıl içinde son evre karaciğer hastalığı dönemine girmektedir.

Kronik Hepatit B Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Ani gelişen yani akut hepatit b de hastalar genellikle gribal bir enfeksiyon gibi başvurur. Hastaların yaygın vücut ağrısı, halsizlik, yorgunluk, eklem ağrısı vardır.

Sigara kullanan hastalarda sigaraya bir tiksinti vardır. Bu mikrop sarılık mikrobu olmasına rağmen hastaların çok az bir kısmında 3 de 1 i̇nde   sarılık vardır.

Bu dönemi atlatan hastalarda daha sonra kronik döneme geçtiğinde yani ilk 6 aydan sonra vücudun bağışıklık sisteminin hala hepatit b yi vücuttan atamadığı dönemde hastaların hiçbir şikayeti yoktur.

Taki hastalar bize siroz karaciğer kanseri gibi ileri bir dönemde gelinceye kadar bu mikrobun varlığının farkında bile değildirler.

Hepatit B’li Anne Adayı Doğum Yapabilir Mi?

Hepatit b li annenin doğum yapmasında hiçbir sakınca yoktur. Maalesef hepatit b nin aşısı koruyucu aşısı olmasına rağmen toplumumuz bu bilinçte olmadığı için bu aşıyı yaptırmamakta.

O yüzden hamile anne doğum yapacak hiç endişe etmeyin. Koruyucu serum ve aşıyla gönül rahatlığı ile doğum yapıp çocuğunuza hiç bulaştırmayabilirsiniz.

Burada bir parantez açıp kronik hepatit b nedeniyle ilaç tedavisi alan anneler doğum yapabilir mi? evet bu annelerde doktor kontrolünde doğum yapmalarında gebe kalmalarında hiçbir sakınca yoktur.

Hepatit B Taşıyan Anne Bebeğini Emzirebilir Mi?

Günümüzdeki doğumların büyük bir çoğunluğu hastane ortamında yapılmaktadır ve doktor kontrolünde. Doktor kontrolünde olan gebeliklerin tümünde takipte hepatit b testi mutlaka yapılmakta.

Eğer hepatit b li bir anne doğum yapıyorsa doğumdan sonraki 48 – 72 saat içinde bu bebekler mutlaka serum ve aşı tedavisi altına alınıyorlar. Eğer çocuğunuza serum tedavisi ve aşı programına aldıysa emzirmenizde hiçbir şekilde sakınca yoktur.

Yine de doğup emzirme esnasında annelerin göğüslerinin ucunda çatlak yara apse gibi problemler olduğunda bu dönemde bu sütü çocuklara vermemeleri çocuğu korumak açısından daha sağlıklı olabilir.

Bu dönemde anne çok kıymetli olan anne sütünden çocuğunu mahrum bırakmadan çocuğunu gönül rahatlığıyla bu şartlar altında emzirmesinde hiçbir sakınca yoktur.

Hepatit B Hastalığı Nasıl Bulaşır?

Hepatit B sarılık mikroplarından bir tanesidir. Bu bir virüstür ve karaciğer iltihabına neden olur. Klasik olarak 4 tane bulaşıcı yolu vardır. Birinci bulaşıcı yolu gebe anneden bebeğe bulaşır.

Annede hepatit B var ise doğum esnasında fark edilmezse çocuğa bulaşabilir. İkinci bulaşma yolu ise kan yoluyla bulaşma.

Kan yoluyla dediğimiz zaman cerrahi olarak daha önceden hepatit B li bir hastalıkta kullanılmış bir malzemenin iyi sterilize edilmeden daha sonraki hastada kullanılmasından tutun hepatit B li bir hastanın kanının bilinmeden diğer bir hastaya transizyon naklide kan ile bulaşma yoluna girebilir.

Üçüncü bulaşıcı yolu ise cinsel temasta bulaşır. Eğer çiftlerden birinde var ise cinsel temasla zaman içinde diğerine bulaşabilir. Dördüncü ve son bulaşma yolu ise ev içi temas.

Ev içi temas derken özellikle kan ile temas eden kan ile bulaşan cihazların ortak kullanımı bunlar neler tırnak makası, diş fırçası, tıraş bıçağı, epilasyon cihazı gibi cihazların ortak kullanımıyla da hepatit B bulaşabilir.

Hepatit B Tedavisi

Kronik Hepatit B hastalığı olan hastalar mutlaka antiviral ilaçlar ile tedavi edilmelidir. Burada amaç virusun karaciğerde üremesini durdurmaktır. Bu durumun biokimyasal göstergesi HBV DNA testinin negatifleşmesidir. Hepatit B siroz ve kanser yapabilen bir virüs olduğundan bu riskleri azaltmak için mutlaka antiviral tedaviler verilmelidir. Bu ilaçlar günde 1 tane kullanılır ve önemli bir yan etkileri de yoktur.